6 Eylül 2017 Çarşamba

 Kadınla erkek kahve dükkanının iç kesiminde oturuyor. Kadınla kadın bahçede. Aralarında çapı geniş, eni dar bir cam var.  Erkeğin yüzü dışarıdaki kadına dönük. Ara sıra birbirlerine kaçamak bakışlar atıyorlar. Erkek yanındaki kadınla konuşmaya devam ediyor. Aralarında iş ya da arkadaşlık ilişkisi var, çift değiller. Dışarıdaki kadın göz hapsinde olduğunu fark ettiğinden beridir süzülüyor. Erkek kabardıkça kabardı. Kuşgillerin kur yaparkenki duruşuna sahip artık.
  Hava açık. Rüzgarın serinliği olmasa güneş kavuracak. Güzden hallice bir bahar sonrası nihayet yaz geldi. Öğle molası açık alanda gezmeye yetecek kadar uzun olsaydı, çamlıkta biraz dolanır, oradan da iskeleye geçer, denizi seyrederek yarım kalan romanımı tamamlardım. Tabi ki bir sahil kentinde yaşıyor olsaydım ve tabiki de  öğle tatilim olsaydı, bir de en azından yarısı tamamlanmış bir romanım... Şimdilik hayal kurmaktan daha doyurucu yapacak bir şey yok.
  Ne diyorduk? Kadınla kadın gitmişler bile. Erkek az önce yanında oturduğu kadının karşısındaki koltuğa geçmiş. Kahve dükkanı dolu. Koku baş döndürücü. Miskin miskin kahvemi yudumluyorum.
  Aniden mevsim değişiyor. Sonbahar geliyor. Aylardan eylül. Yer hastane bahçesi. Ya da otopark mı demeliyim? Evet bu daha uygun olur. Arabaların çoğu gitmiş. Benimle birlikte benim gibi nöbet tutan diğerlerinin araçları kalmış sadece. Hastane uykuda, şehir uykuda. Uyumayan sadece acil servisler. Bir de gece turuna çıkmış kediler. 
  Kahvemi yudumluyorum. Derin bir nefes alıyorum. Soğuk  Ankara gecesinin kokusu içime doluyor, titriyorum. Bir aile geliyor. Yanımdaki çardağa oturuyorlar. Belli ki onları da uyku tutmamış. İçlerinden genç olanı "yapabileceğimizin en iyisini yaptık, Antalya'dan geldik, en iyi hastane burasıymış. Burada gereken her şey yapılacak üzülmeyin" gibisinden bir şeyler söylüyor. Kaçamak bir bakış attığımda fark ediyorum; orta yaşlı bir amca ve teyze var aralarında. Birbirlerine sokulmuş ağlıyorlar. Kadın değil de erkek ağlıyorsa sorun büyük demektir. Zaten dokunsan ağlayacak bir ruh halindeyim. Kahvemi de alıp kalkıyorum. Son zamanlarda yapabildiğim tek şey kaçmak zaten. Ruhum iletişimsel depremlerle sarsılmış. Gücüm, Maslow  piramidinde temel ihtiyaçlarımı gidermeye ancak yetiyor. Her zorlukta aptala yatıyorum. 

4 yorum:

  1. Güzel bir yazı. Kadınla adam kahve dükkanının iç kesiminde oturuyor. cümlesiyle başlıyor yazı. Oysa bu cümlede adam yerine erkek kullanılabilirdi. Belki cümle akışı içinde size doğru gelmiyebilir. Fakat ve erkek karşı cins insanlar. Adam ve adamlar sadece erkekler için kullanılması galatı meşhurdur. Yazının sonundaki "Kadın değil de erkek ağlıyorsa sorun büyük demektir.“ doğru bir ifade tarzıdır. Haddim olmayarak fikrimi paylaşmak istedim. Özellikle edebi metinlerde yazarlarımız ve şairlerimiz bu hususa dikkat edeceklerini umuyorum. Sürçilisan ettiysek affolsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle katılıyorum. Yeniden düzenleyeceğim. Tesekkürler 🤗

      Sil
  2. Aptala yatmak en iyisi...

    Çok özlemişim kalemini.
    Yüreğin sağlam kalsın,gerisi geliyor işte,yüreğine sağlık.
    Kuzucuk...

    YanıtlaSil