6 Eylül 2017 Çarşamba

MAGANDA

  Yeni nesil asfalt kaldırımda, elleri cebinde ilerliyordu. Önü sıra da, ayağına denk geldikçe vurduğu, fazla uzağa gidemeyen, havası sönmüş eskice bir futbol topu.  
   Düğün mevsimiydi, aylardan ağustos. Saç telleri terden birbirine yapışmış, ince bir tutam da alnını iki kıt'aya ayıracak şekilde burun köküne uzanmıştı. Ayrımcı bu tutamın ucundan ara vermeksizin sızan ter damlaları burnunun fazlasıyla basık, çenesinin de yeterince çıkık olmasından dolayı, başka hiçbir yere uğramayıp alt dudağı ile buluşuyordu. Perçeminin aksine ayrımcılık sevmeyen ergen kişilik yapısı, herkese eşit uzaklıkta yaklaşıyordu. Anneciğinin öpüp koklamalarına izin vermeyi bırakalı çok olmuştu mesela. Yine de ölse, insan, "çocukmuş be yavrum" demekten kendini alamazdı.  Öyle de oldu. Kimliği belirsiz bir yorgun kurşun gelip de şah damarına saplandıktan sonra otopsi raporunun soğuk cümlelerine inat morg görevlisinin yararsız sıcaklığı ile ağzından döküldü bu acı cümle. Oysa sadece satırlarda kalmalıydı. Bir romanın ya da hikayenin hatta şiirin orta yerinde. Hayatın değil. 

    

6 yorum:

  1. Magandalar dünyanın en şımarık en haddini bilmez insanlarıdır. İnsan sıfatını yakıştırmasak belki daha da iyi olur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle malesef. Onca felaketin üstüne marifetmiş gibi çoluk çocuğun eline silahları tutuşturup foto, video vs çekmiyorlar mı, arada rastlıyorum, aklım almıyor.

      Sil
  2. heeeey ayyyy yazmışsın blogunaaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eylül etkisi. Bir nöbet gecesi açtım melankoli sezonunu ;)

      Sil
  3. "Maganda nasıl olunmaz öğretilebilir mi..?"
    Lanet olası tipler kendilerine de pek fazla bir şey olmaz olan masumlara vurgun olur ne yazık.
    Emeğine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rol modelleri öyle çok ki. Aile içindeyken bile "nasıl olunur" öğretildiği, teşvik edildiği sürece aksini öğretmeye kimin gücü yeter?

      Sil